EÜ’de “Cumhuriyetin Kuruluşunun 100. Yılında Türkiye’nin Kazanımları” Sempozyumu
Ege Üniversitesi tarafından düzenlenen Cumhuriyetin 100. Yılı Etkinlikleri kapsamında; EÜ Rektörlüğü ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğinde “Cumhuriyetin Kuruluşunun 100. Yılında Türkiye’nin Kazanımları” başlıklı sempozyum düzenlendi. EÜ Fen Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe, Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Nuri Karakaş, EÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Ayönü, EÜ Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dinçer Ayaz, EÜ Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Timuçin Gençer, EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rüçhan Sertöz, Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Dönmez, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. İki gün süren sempozyum kapsamında alanında uzman akademisyenler, multidisipliner açıdan Cumhuriyetin kazanımlarını katılımcılarla paylaştılar.
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, “Türk milletinin istiklalinden ve istikbalinden taviz vermeyeceğini tüm dünyaya haykırdığı kurtuluş mücadelesinin en önemli çıktısı olan Türkiye Cumhuriyeti, bizlere bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir. Bu mirasın gelecek nesillere aktarılması noktasında biz üniversitelere ciddi sorumluklar düşmektedir. Bizler de Ege Üniversitesi olarak bu bilinçten hareketle, milli ve manevi değerlerine bağlı; ülkesi için çalışan ve üreten genç nesiller yetiştirmek için üstün gayret sarf ediyoruz. Cumhuriyetimizin değerlerinin yaşatılması noktasında kıymetli gençlerimize büyük bir inanç duyduğumuzu da ifade etmek istiyorum” dedi.
“Eğitim; bir toplumu ileriye taşıyacak yegâne unsurdur”
Ege Üniversitesi olarak sorumluluklarının bilincinde olduklarını ifade eden Prof. Dr. Ersan, “ Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için; Cumhuriyet’e bağlı, çalışan, üreten, düşünen, sorgulayan nesiller yetiştirmek için gece gündüz demeden var gücümüzle çalışıyoruz, çalışacağız. Bizler, ülkemizin ihtiyaç duyduğu çağdaş, milli kültür ve değerlerine bağlı, vatanına karşı sorumluluğunun ve tarihinin bilincinde olan bireyler yetiştirmek için gayret ederken; sizler de Atalarımızın değerli mirasını korumak ve onu yarınlara taşımak için çok çalışmalısınız. Aydınlık bir geleceğin inşasında, siz gençlerimizden beklentimiz çok yüksek. Eğitim; bir toplumu ileriye taşıyacak yegâne unsurdur. Bu nedenle sizler de, ülkemizi ve Cumhuriyetimizin değerlerini daha ileri taşıma hedefiyle; kendinizi daima okumaya, üretmeye, bilime adamalısınız. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonuna paralel olarak Türkiye Yüzyılını Akademinin Yüzyılı yapmak için tüm gücümüzle yeni yüzyılda da üniversitemizi ve ülkemizi geleceğe daha güçlü, daha müreffeh bir şekilde hazırlayacağımıza olan inancım tamdır. İstiklal Harbimizin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bizlere bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyor, sempozyuma katkı sağlayan bilim insanlarımıza şahsım ve üniversitem adına teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
Sempozyumun açılış konferansını Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Karayaman verdi. Prof. Dr. Karayaman, “Millî İrade ve Cumhuriyet’in İlanı” başlıklı sunumunda, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş tarihini anlattı.
“Cumhuriyet fikrinin eyleme dönüşmesi Mondros ile başlıyor”
Prof. Dr. Karayaman, “Mustafa Kemal Atatürk, Harbiye’de eğitim gördüğü sıralarda Jean-Jacques Rousseau, Montesquieu gibi yazarları okuyan, Fransız İhtilali, cumhuriyet ve demokrasi gibi kavramlar hakkında bilgi sahibi bir genç subaydı. Atatürk’ün, 1919 yılında Erzurum Kongresi döneminde Mazhar Müfit Kansu ile yaptığı görüşmede ‘Zaferden sonra şekl-i hükümet, Cumhuriyet olacaktır’ sözleriyle ifade ettiğini biliyoruz. Ancak, Cumhuriyet fikrin eyleme dönüşmesi ve yeni bir yönetim şeklinin ortaya çıkması daha eskiye, Mondros Mütarekesi sonrasında gerçekleşiyor. Bunun nedeni; mütarekenin; barışı, huzuru ve güveni tesis etmesi gereken bir metinden ziyade Türklüğün Anadolu’dan tasfiyesine yönelik bir hamle olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, kırılma anı Mondros Mütarekesi ile başlıyor” diye konuştu.
“TBMM’nin açılması, Türkiye Cumhuriyetinin doğum tarihidir”
Amasya Genelgesi’nin, Türk milletinin kurtuluşu yolunda, milli iradeye dayalı bir mücadele genelgesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karayaman, “Haziran 1919 tarihinde ilan edilen Amasya Genelgesi bir isyan, bir ihtilal belgesi olmasının yanı sıra bir manifesto niteliği taşır. Genelgede, Türk milletinin bağımsızlığını yine milletinin azmi ve iradesinin kurtaracağını söyleyen Mustafa Kemal Atatürk; ‘Ya istiklal, ya Ölüm’ diyerek, bir yol ayrımına giren Türk milletine de, milli mücadele ruhunu ve inancını aşılamaya çalışmıştır. 23 Nisan 1920’de, Cumhuriyete giden yolda büyük adımlar atılmasını sağlayacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması, Türkiye Cumhuriyetinin doğum tarihi niteliğindedir. Meclisin açılması ve ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ denildiği anda Türk milleti zaten cumhuriyete doğru giden yeni bir yola, yeni bir devlete ve yeni bir rejime yelken açmış oldu” dedi.
“Cumhuriyet, bir milletin bağımsızlık sesini ifade ediyor”
Türk milletinin, Cumhuriyetin kuruluşunu büyük bir sevinç ile karşılandığını söyleyen Prof. Dr. Karayaman, “29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanının büyük bir sevinç ve coşku ile karşılanmasında, milletin 1920 yılında başlayan ve bağımsızlık yolunda devam eden bağımsızlık sürecinde Cumhuriyet ile yönetim fikrine alışkın olunmasının yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk’e olan büyük güven önemli bir rol oynuyor. Cumhuriyet bizler için bir modernleşme projesi ve halk egemenliğine dayalı bir yönetimi, kadın haklarını, kadınların seçme seçilme hakkına sahip olmasını ifade ediyor. Cumhuriyet, laik ve demokratik bir idare şeklini ve emperyalizme karşı isyan etmiş bir milletin bağımsızlık sesini ifade ediyor. Türk milleti olarak bizler, Cumhuriyeti çok sevdik. Cumhuriyetimizi daha nice yüzyıllarda, ilelebet yaşatmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
İki gün boyunca devam eden ve sekiz oturumun gerçekleştiği sempozyum kapsamında; Cumhuriyet kavramı, Cumhuriyetin ilan süreci, çeşitli bilim dallarının Cumhuriyet dönemindeki ilerleme aşamaları gibi konular alanlarında uzman akademisyenlerce tartışıldı.