Prof. Dr. Palamar Onay, “Alerji, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu”
Çağatay Yiğit Akkaya
Bahar mevsiminin gelmesi ile birlikte özellikle alerjik bazı hastalıklarda artış gözleniyor. Özellikle mevsim değişimi ile birlikte sayısı gitgide artan polenler pek çok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor. Bahar Alerjisine sahip olan bireylerde hapşırık, burun akıntısı ve tıkanıklığı gibi belirtiler gözlemlenirken, gözde sulanma ve kızarma gibi semptomlar da görülüyor.
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Melis Palamar Onay, bahar mevsiminde en sık görülen alerjiler arasında yer alan göz alerjisi hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Palamar Onay, “Gözlerimizin ön bölgesinde yer alan konjonktiva ve korneamız dış ortam ve hava ile birebir temas halindedir. Bu nedenle havada mevcut olan toz, polen gibi çeşitli partiküller göz yüzeyimize kolayca ulaşabilir. Her ne kadar bu yabancı maddeleri göz kırpma refleksimiz ve gözyaşımız sayesinde uzaklaştırabiliyor olsak da alerjiye yatkın kişilerde daha fazla olmak üzere bu savunma mekanizmaları yetersiz kalabilir ve alerji tablosu ortaya çıkabilir” dedi.
Alerjinin bulgularından bahseden Prof. Dr. Palamar Onay, “Göz alerjisinde yani alerjik konjonktivitte gözlerde kaşıntı, yanma-batma, sulanma ve yabancı cisim hissi ile karşılaşabiliriz. Şiddetli alerji söz konusu ise fotofobi yani ışıktan hassasiyet de izlenebilir. Alerjik konjonktivitli bir gözde göz kapakları kızarık ve hafif ödemli görülür” dedi.
“Yaz aylarında şapka ve güneş gözlüğü kullanımı alerjiye karşı korur”
Alerjiden korunmanın önemini açıklayan Prof. Dr. Palamar Onay, “Alerji ile baş edebilmenin birinci şartı alerjiye neden olan madde, ortam ve aktivitelerden uzak durmaktır. Özellikle alerjik bünyeli kişilerin kendilerini sadece bahar aylarında değil her zaman korumaları gerekiyor. Alerjiden korunmak için alınabilecek en basit önlem güneş gözlüğü ve şapka kullanarak göz yüzeyine ulaşan partikül miktarını en aza indirmektir. Güneş gözlüğü ve şapka aynı zamanda güneş ışınlarından da koruyacağı için alerjiye karşı ayrıca bir koruma sağlayacaktır. Dış ortamdan ev ortamına girildiğinde üstümüzdeki kıyafetlerin çıkartılıp havalandırılması, yüz ve ellerin yıkanması da üzerimizdeki alerjenlerin uzaklaştırılmasına yardımcı olur” diye konuştu.
Alerjiden korunma yöntemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Palamar Onay, “Bahar ve yaz aylarında mümkün olduğunca havasız ve tozlu kapalı alanlarda bulunmamak, rüzgârlı ortamlardan olabildiğince uzak durmak göze ulaşan alerjen miktarını azaltacaktır. Her ne kadar hayvanları seviyor olsak da özellikle kuşlar ve kedilerin alerjiye neden olabileceğini akıldan çıkartmamak gerekir. Özellikle kuş kafeslerinin çokça vakit geçirilen odalara ve yatak odasına konulmaması akılcı bir çözüm olabilir. Kuş kafeslerinin sık sık temizlenmesi alerji ihtimalini azaltır. Yine makyaj malzemeleri, kozmetik ürünler, sigara dumanı da alerjiye neden olabilen ajanlar arasındadır. Temizlik amaçlı kullanılan kimyasallar, deterjanlar da alerji sebebi olarak karşımıza çıkabilir. Bu ürünleri iyi havalandırılan ortamlarda kullanmak alerji riskini en aza indirecektir” dedi.
“Gözleri ovuşturmak, göz yapısına zarar veriyor”
Gözlerin ovuşturulmasının göze zarar verdiğini belirten Prof. Dr. Palamar Onay, “Gözleri ovuşturmak alerjiye davetiye çıkaran bir durumdur. Gözler ovuşturuldukça gözde yangısal reaksiyonu artırarak tabloyu daha karmaşık bir hale getirir. Gözleri ovuşturmak göz yüzeyinde çiziklere yol açabilir. Bu yüzden, alerjik konjonktivit tedavisinde kaşıntıyı önleyen göz damlaları ile bu kısır döngüyü kırmayı hedefliyoruz. Gözleri çokça ovuşturmak, korneanın yani gözün saydam tabakasının mimari yapısını da değiştirerek ‘keratokonus’ dediğimiz ilerleyici ve kalıcı görme kaybına neden olabilen bir hastalığa da yol açabilir. İşte tüm bu nedenlerle alerji mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur” dedi.