EÜ’de “Yaşamı ve Şiirleriyle Bir Garip Orhan Veli” konuşuldu
Merve Seven-Marjila Sarwari
Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Dili Bölümü tarafından “Türk Dili Bölümü Söyleşileri” kapsamında “Yaşamı ve Şiirleriyle Bir Garip Orhan Veli” söyleşisi düzenlendi. EÜ Eczacılık Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen söyleşide konuşmacı olarak EÜ Türk Dili Bölümü Başkan Yardımcısı Öğretim Görevlisi Arife Gülsün yer aldı.
Söyleşiye, Orhan Veli’nin Türk Edebiyatındaki önemi hakkında bilgi vererek başlayan Öğr. Gör. Gülsün, “Yaşamıyla, kişiliğiyle, şiir anlayışıyla Türk şiirine damgasını vuran tam 74 bahar önce hayata gözlerini yuman, bir garip şair Orhan Veli, Türk şiirinde büyük bir kırılma, köklü bir değişiklik gerçekleştiren çok önemli bir şairimiz. Orhan Veli, vezinli ve kafiyeli diye tanımlanan Türk şiirinde alışılmış olanın dışına çıkarak, arkadaşları Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte bambaşka bir şiir tarzıyla ‘Garip Akımı’nın üç büyük temsilcisi olarak anılıyorlar. Öncesinde Nazım Hikmet ve arkadaşlarının da şiirde biçimi değiştirme yönünde bir takım girişimleri olmuş ancak daha büyük daha istikrarlı ya da bunu politika haline getirerek devam ettiren ‘Garip Akımı’ temsilcileri olmuştur. Orhan Veli ve arkadaşları, geleneksel olanın dışına çıkarak; ölçüsüz, uyaksız, sözlerden uzak, abartısız, sıradan insanların sıradan konularına yer verdikleri yalın bir şiir anlayışını Türk edebiyatına kazandırmıştır” dedi.
“Orhan Veli ve arkadaşları Türk şiirine yeni bir soluk getirdi”
Konuşmasına Orhan Veli’nin hayatından bahsederek devam eden Öğr. Gör. Gülsün, “Orhan Veli’nin edebiyata olan ilgisi ilkokul yıllarında başladı. Lise yıllarında edebiyat öğretmeni olan Ahmet Hamdi Tanpınar’dan aldığı öğüt ve tavsiyeler onun özgün üslubunun oluşmasında önemli bir etken oldu. Türk şiirine yeni bir soluk getiren Orhan Veli ve arkadaşları ‘Sanat toplum içindir’ görüşünü benimseyerek, gündelik bir dil ile daha geniş bir halk kitlesine ulaşacak şekilde şiirler yazdı. İlk şiirleri Varlık Dergisi’nde yayımlandı. 1942-1948 yılları arası Orhan Veli için çok verimli bir dönem; bu yıllarda yazılarını ve şiirlerini yayınlanması için birçok dergiye gönderdi. 1949 yılında arkadaşlarıyla beraber Yaprak Dergisi çıkarttı. Yaprak Dergisi, o dönemde 28 sayı kadar yayınlandı ve ‘Garip Akımı’nın özellikleri taşıyan bir dergi haline geldi” dedi.
“Nükteli, alaylı ve ironik”
Orhan Veli’nin şiirlerini katılımcılarla paylaşan Öğr. Gör. Gülsün, “Orhan Veli’nin ‘Kitabe-i Seng-i Mezar’ şiirinde küçük adamın dramı var ve her şeyin şiirin konusu olabileceği gerçeği. Nasır simgesel olarak çalışan insanları emekçileri çağrıştırıyor bize. Süleyman Efendi’nin sıradan yaşamını mezar taşına kazıyan bir Orhan Veli var karşımızda. Yüzyıllardır abartılı bir şekilde anlatılan ölüm, Süleyman Efendi için uyanıp uyanmamayı vermekten ibaret. Şiirde ayrıca bolca parodiye başvurulduğunu görüyoruz: Hatta çirkin yaratıldığından bile o kadar müteessir değildi dizeleriyle Ahmet Haşim’in bir parodisini yapar o. Ahmet Haşim hayatı boyunca çirkinliğinden yakınır. Çirkinliğinin nedeni saydığı başı için şiir bile yazmıştır. Şair, çirkin yaratıldığına müteessir olmayan bir Süleyman Efendi’nin yanında çirkinliğini ciddî bir problem sayan Ahmet Haşim’i getirip, karikatürize eder ve Haşim’i gülünçleştirir. Yedi eylemle basit bir cenaze töreni şeması oluşturur. Bir akşam uyudu, uyanmayıverdi, aldılar, götürdüler, yıkandı, namazı kılındı, gömüldü. Yani olması gerekenler oldu deyişinde de bir parodi vardır. Onun ‘Tahattur’ adlı şiiri ise klişe sevgili modelinin alt üst edildiği bir şiirdir. Nükteli, alaylı ve ‘humour’ olarak nitelendirilebilecek bir şiir bu. Ayrıca, ‘Güzel Havalar’ şiirindeki ironik yapı havanın güzelliği ile şairinin işlerinin kötü gitmesi tezatlığı üzerine inşa edilmiştir” diye konuştu.
“Ölümü de yaşamı gibi talihsiz oldu”
Orhan Veli’nin 36 yıllık kısa yaşamında pek çok talihsiz kaza atlattığına değinen Öğr. Gör. Gülsün, “Orhan Veli’nin ölümü de hayatına benziyor. Yaşamı boyunca pek çok kaza atlatıyor. Yine bir akşam vakti karanlık bir sokakta yürürken belediyenin onarım için açtığı çukura düşüp, başından hafif yaralanıyor ancak bu yaralanmayı önemsemiyor. Daha sonrasında komaya giriyor ve 14 Kasım 1950’de beyin kanamasından yaşamını yitiriyor” dedi.
Öğr. Gör. Gülsün, söyleşiyi Orhan Veli’nin şiirlerini okuyarak bitirdi.