Dr. Ercan Özaydın, “Ego, ekoya karşı savaş değil, barış içinde olmalıdır”
EÜ’de “Ekolojik Ayak İziniz Kaç Numara?” Semineri
Dr. Ercan Özaydın, “Ego, ekoya karşı savaş değil, barış içinde olmalıdır”
Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEVMER) tarafından düzenlenen seminerler kapsamında “Ekolojik Ayak İziniz Kaç Numara?” konulu sunum, çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü, Sınıf Eğitimi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Türkan Ercan Özaydın’ın yaptığı sunuma, ÇEVMER Müdürü Prof. Dr. Dinçer Ayaz, Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Melike Bor, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Seminerde, öncelikle ekolojik ayak izini tanımlayan ve ekolojik ayak izinin dünya üzerindeki önemi hakkında bilgiler veren Dr. Ercan Özaydın, ekolojik ayak izi bileşenlerinden ve hesaplamasından da bahsetti. Dr. Ercan Özaydın, sunumunun son bölümünde ise, doğa üzerine bırakılan ayak izinin azaltılması için bireysel ve toplumsal düzeyde alınabilecek önlemler hakkında bilgi verdi.
“Bir bireyin, topluluğun ya da ülkelerin, doğal kaynak tüketimini, tükettiği kaynakları üretmeyi ve ortaya çıkan atığı bertaraf etmek için gerekli olan verimli toprak ve su alanını” Ekolojik Ayak İzi olarak tanımlayan Dr. Ercan Özaydın, başka bir ifadeyle “Ekolojik Ayak İzi, doğal kaynak kullanım yoğunluğunu ve belirli bir alandaki atık bertaraf etme faaliyetini ölçen alan bazlı bir hesaplama aracıdır” diye de özetledi. Toplumlar, üretim ve tüketim faaliyetlerini gerçekleştirerek, pek çok çevresel sorunun ortaya çıkmasına neden olmuş, bu faaliyetler sonucunda çevre üzerindeki baskı artmış ve biyolojik taşıma kapasitesi (biyokapasite) de aşılmıştır” diye konuştu.
Teknolojinin gelişmesi, hızlı nüfus artışı ve kontrolsüz endüstrileşme ile ekolojik ayak izi arasında doğru orantı olduğunu söyleyen Dr. Ercan Özaydın, “Dünyanın ekolojik ayak izine baktığımızda, sanayinin geliştiği Kuzey ve Orta Avrupa ülkeleri, ABD, Çin ve benzer ülkelerde ekolojik ayak izi daha büyüktür diye ifade etmiştir. Dünya nüfusu arttıkça tüketim de artacak, tüketim arttıkça, daha çok üretim alanına ihtiyaç olacak ve doğru orantılı bir şekilde dünyanın ekolojik ayak izi de büyüyecektir. Dolayısıyla, kontrolsüz sanayileşme ve endüstrileşme ile beraber tüketim ve üretim alışkanlıklarımıza aynı şekilde devam ettiğimiz sürece, karasal ve sucul ekosistemlerde ortaya çıkan sorunlar da artmaya devam edecektir” dedi.
Bugünkü yaşam biçimimizle devam edersek, 2050 yılında üç dünya eşdeğerinde doğal kaynağa ihtiyacımız olacağını söyleyen Dr. Ercan Özaydın, “Bu nedenle, daha fazla zaman kaybetmeden gerek bireysel, gerekse küresel bazda çözüm üretmek zorundayız. Çevreyi ve ekolojik sistemi korumaya yönelik farkındalığı geliştirmemiz gerekiyor. Bireysel düzeyden başlayarak; tüketim alışkanlıklarımızın değiştirilmesi, fazla gıda ve su tüketimin önlenmesi, geri dönüşüme daha fazla önem verilerek, çevre bilincinin geliştirilmesi gibi değişikliklerle dünya üzerinde bıraktığımız ayak izini azaltabiliriz” dedi.
Seminerine, “Ekosistem içindeki yerimizin farkına varmalıyız. Ego, ekoya karşı savaş değil, barış içinde olmalıdır” sözleriyle son veren Dr. Ercan Özaydın, katılımcıların sorularını yanıtladı.