Denetimli Serbestliğin 20. Yılı Bölge Toplantısı Ege Üniversitesi ev sahipliğinde yapıldı

Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can, Denetimli Serbestliğin 20. yılını değerlendirdi
Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen “Denetimli Serbestliğin 20. Yılı Bölge Toplantısı” Ege Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. EÜ Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezinde gerçekleştirilen toplantıya Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, İzmir protokolü, Adalet Bakanlığı temsilcileri, üniversite senatosu ve STK temsilcileri katıldı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, sempozyumun açılışının ardından Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can’ı makamında ağırladı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte, Denetim ve Serbestlik tanıtım videosu katılımcılara izletildi.
Devletin, asli görevinin vatandaşı korumak olduğunu dile getiren Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can, “Öncelikle hepinize, Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’un selamlarını iletiyor, toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sayın Rektörümüze, üniversitenin kapılarını bize açtığı için teşekkür ediyorum. Kendisi, önemli işlere imza atıyor. Bu toplantı sonucunda ortaya çıkacak rapor, infaz hukukuna ve denetimli serbestlik hukukuna ilişkin bir perspektif ortaya koyacak. Biz de Bakanlık olarak bu perspektif ışığında ne gerekiyorsa yapacağız. Devlet demek, vatandaşını korumak demektir ve devletin, vatandaşını koruyabilmek adına cezalandırma yetkisi vardır. Barışı, huzuru ve kamu düzenini sağlamak, devletin asli görevidir. Tarih boyunca hümanist bakış açısıyla ceza ve infaz hukuku da sürekli değişmiştir. Bizim kültürümüzde, insana değer vermek esastır” dedi.
“Her insan suç işlemeye meyillidir”
Bakan Yardımcısı Can, “Her insan suç işlemeye meyillidir. Bu bakımdan suç işlenmektedir ve işlenmeye de devam edecektir. İnfaz rejiminde asıl amaç bireyi topluma kazandırmak, ıslah ve iyileştirmektir. Ancak uygulamaya bakıldığında, tüm dünyada suç işleyip tahliye edilenlerin; cezaevinden çıktıktan sonra yaşanan problemler, toplumdaki ötekileştirme gibi nedenlerden dolayı yaklaşık yüzde 40’ının tekrar suç işleyerek cezaevlerine geri döndükleri görülmüştür. Ülkemizde de bu oran yüzde 45 civarındadır. Bu da, infaz rejiminin tekrardan ele alınması gerektiğinin bir göstergesidir. Bu, sadece Adalet Bakanlığı’nın tek başına yapabileceği bir şey değil. Ailenin, toplumun ve devletin hep birlikte el atması gerekir” diye konuştu.
Bireylerin ıslahının toplumun yararına olduğunu dile getiren Ramazan Can, “Bugün, 400 bin civarında tutuklu ve hükümlü cezaevlerinde, yaklaşık 600 bin denetimli serbestliğe tabi olmak üzere 1 milyon kişi infaz hukuku sistemi içerisindedir. Bu kadar kişi bu sistemin içerisinde olmasına rağmen bir cezasızlık algısından da bahsedilmektedir. Denetimli serbestlik kapsamındaki bireylerin suç işlemesi bir cezasızlık algısı oluşmaktadır. Ancak, diğer taraftan bakıldığında bireylerin topluma kazandırılması gerekir. Bu bir dengedir. Bu kişileri ıslah etmek, topluma kazandırmak sadece o kişinin değil, toplumun menfaatine de uygundur. Dolayısıyla toplumun da bu manada bir bedel ödemesi gerekir. Islah ve iyileştirme yalnızca cezaevi ya da denetimli serbestliğin tekelinde değildir. Aileler, okullar, STK’lar, üniversiteler bu konuda iş birliği yapmak zorundadır” dedi.
“Biz, kişilerin işlediği suçla ilgilenmiyoruz”
Hukuk sisteminin, Türkiye’nin itibarı olduğunu söyleyen Can, “Türkiye Cumhuriyeti’nin infaz rejiminin insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü esas alan bir uygulama olduğunu biliyorum. Bu da Devletimizin bir itibarıdır. Bugün ceza evlerinde şiddete sıfır tolerans var, işkence yok. Kişiyi, işlediği suça bakmaksızın insan haklarına, hukukun evrensel ilkelerine saygın bir şekilde işlem yapıyoruz. Biz, kişilerin işlediği suçla ilgilenmiyoruz. Bizim infaz sistemimiz kişiyi ‘insan’ olarak görüyor ve ona göre davranıyor. Bir ülkenin gelişmişliği, modern hukuk sistemiyle ölçülüyor. İnfaz sistemimizin işleyişi sayesinde ülkemizde Anayasa Mahkemesine ve İnsan Hakları Mahkemesine başvuruların da asgari düzeye indiğini görüyoruz. Bu bakımdan da tüm personelimize teşekkür ediyorum” dedi.
“Denetimli serbestlik adalet sisteminin temel unsularından birisidir”
İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, “2005 yılında adalet sistemimize kazandırılan denetimli serbestlik uygulamaları, suç işleyen bireylerin topluma kazandırılması, toplumsal huzurun tesisi konusunda önemli bir dönüm noktası olmuş, adalet sistemimizin temel unsurlarından birisi haline gelmiştir. Bugün, denetimli serbestlik sistemimizin 20 yıllık tecrübesini tüm boyutlarıyla değerlendirmek, karşılaştığımız sorunları tespit etmek, çözüm yollarını tartışma için bir araya geldik. Etkinliğimiz boyunca denetimli serbestliğin mevcut yapısı, hedefleri, uygulamada karşılaşılan güçlükler ve çözüm önerileri kapsamlı şekilde ele alınacak. Toplantımızın adalet sistemimize ve toplumumuza hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, katkı ve katılımlarıyla bu süreci zenginleştiren herkese teşekkür ediyorum” dedi.
“Adalet sisteminin gelişimine katkı sunmak sorumluluğumuzdur”
EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ege Üniversitesi olarak bizler, üniversite-toplum iş birliği çerçevesinde, adalet hizmetlerinin gelişimine katkı sunmayı bir sorumluluk olarak görmekteyiz. Adalet sisteminin daha şeffaf, daha kapsayıcı ve daha etkin işlemesi için disiplinlerarası çalışmalar yürütmekte; hukuk, psikoloji, sosyoloji ve eğitim gibi alanlarda bilimsel destek sağlamaktayız. Üniversitemizin Psikoloji, Sosyoloji, Hukuk ve Eğitim fakülteleri ile Ege Meslek Yüksekokulu bünyesinde; denetimli serbestlik kapsamında yer alan bireylerin psikososyal destek süreçlerine katkı sunmak üzere çeşitli projeler gerçekleştirdik. İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile imzaladığımız iş birliği protokolleri sayesinde, öğrencilerimiz hem uygulama deneyimi kazanmakta hem de toplumsal sorumluluklarını yerine getirmektedir. Ayrıca, üniversitemizde gerçekleştirilen yüksek lisans ve doktora tezlerinde denetimli serbestlik sistemi çok boyutlu olarak ele alınmakta; birey üzerindeki psikolojik etkiler, toplumsal uyum süreçleri ve suçun tekrarının önlenmesi konularında önemli veriler üretilmektedir. Bu çalışmalar, politika yapıcıların karar süreçlerine ışık tutacak nitelikte bilimsel katkılar sunmaktadır” dedi.
Yakın zamanda iki önemli protokole imza attıklarını dile getiren Prof. Dr. Budak, “ İzmir Cumhuriyet Başsavcılığımız ile Üniversitemiz arasında, ‘Kırılgan Grupların Sağlık Hizmetlerine Erişiminin Güçlendirilmesi Projesi’ ile toplumumuzun en kırılgan üyelerinin sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıracak önemli bir adım atarak Üniversite Hastanemizdeki çocuk ve erişkin ruh sağlığı kliniklerimizde bu özel grup için randevu sisteminde kontenjan ayırarak onlara daha hızlı ve etkin sağlık hizmeti sunmayı hedefliyoruz. Yine ‘Denetimli Serbestlik Hizmetleri Alanında İş Birliği’ protokolleri kapsamında yürütülecek çalışmalarla, denetimli serbestlik tedbiri uygulanan bireylerin eğitim ve rehabilitasyon süreçlerine destek sağlamayı, bağımlılıkla mücadeleyi güçlendirmeyi ve çocuklara yönelik sosyal projeler geliştirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
“Her türlü iş birliğine hazırız”
Prof. Dr. Budak, “Üniversitelerin asli görevlerinden biri de kamu politikalarına bilimsel bir zemin hazırlamak, sosyal sorunlara çözüm üretmek ve kamu kurumlarıyla iş birliği içerisinde toplumsal gelişimi desteklemektir. Bu çerçevede, denetimli serbestlik uygulamalarının geliştirilmesi ve daha etkin hale getirilmesi için ilgili tüm kurumlarla ortak çalışmalar yürütmeye hazır olduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Bugünkü toplantının da bu anlamda çok değerli bir platform olduğuna inanıyorum. Üniversitemizin sahip olduğu akademik birikim ve araştırma kapasitesini, adalet sistemimizin insani yönünü güçlendirecek her türlü çalışmada seferber etmeye devam edeceğiz. Bu sürecin bir paydaşı olmaktan gurur duyuyor; denetimli serbestlik uygulamalarının daha da yaygınlaşması ve etkinleşmesi için her türlü akademik katkıyı sunmayı taahhüt ediyoruz. Bu anlamlı programın düzenlenmesinde emeği geçen tüm kişi ve kurumlara teşekkür ediyor; toplantının ülkemizin adalet sistemi açısından hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
“Denetimli serbestlik, ceza infazının geleceğidir”
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ise “Bölge toplantılarımızın İzmir ayağını ülkemizin güzide üniversitelerinden birisi olan Ege Üniversitesinde yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 20 yıllık bir süre içerisinde denetimli serbestlik mekanizması, infaz sistemimizin ayrılmaz ve vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. 2005 yılında denetimli serbestlik mekanizmasının ülkemize gelmesi, çok önemli bir reformu içermekteydi. Bu sistem içerisinde şu an itibarı ile 6 bin personelimiz 448 bin yükümlünün takibini gerçekleştiriyor. Denetimli serbestlik sistemi, kişiyi rehabilite etme ve topluma tekrardan yararlı bir birey haline getirme amacına çok güçlü bir şekilde hizmet eden bir infaz sistemidir. Denetimli serbestlik, ceza infazının geleceğidir. Batılı sistemlere bakıldığında denetimli serbestlik faaliyetlerinin pek çoğunun gönüllülük esasına göre yürüdüğü görüyoruz. Biz de sorumluluklarımızı yerine getirirken diğer kamu kurumlarımızın da desteklerini görüyoruz. Denetimli serbestliğin önümüzdeki yıllarda da çok daha güçlü bir şekilde infaz ve iyileştirme alanında rolünü ifade edeceğine inancım tamdır. Bu toplantının düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Gün boyunca devam eden etkinlik kapsamında alanında uzman kişilerde denetimli serbestlik sisteminin uygulamaları, geleceği ve problemleri tartışıldı.