Ege Ajans

Ege Üniversitesi haber ajansı

  Ege’de “Sürükleyici Öğrenme Teknolojileri” Semineri düzenlendi

Seren Karaşahin – Ahmet Can Karataş

Ege Üniversitesi Öğretim Teknolojileri Koordinatörlüğü tarafından “Eğitimde Dijitalleşme Seminerleri” kapsamında “Sürükleyici Öğrenme Teknolojileri” semineri çevrim içi olarak gerçekleştirildi. EÜ Öğretim Teknolojileri Koordinatörü Doç. Dr. Fırat Sarsar’ın açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği seminerin EÜ Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alev Ateş Çobanoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendi. Semineri, Yaşar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Bilim Kültürü Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Özarslan verdi. Seminere akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Dünyanın dijital dönüşümü hakkında konuşan Doç. Dr. Yasin Özarslan, “Endüstri 4.0 olarak gördüğümüz dördüncü devrimin, devrim olarak ifade edilmesinin sebebine teknolojik değişim unsurları içerisinde baktığımız zaman, bunun üretim ve üretim biçimlerinin değişmesiyle ilgili olduğunu görüyoruz. Burada dördüncü endüstriyel devrim olarak ifade ettiğimiz hususun içerisinde bir dijital dönüşüm kurgusu söz konusu. Bu dijitalleşmenin ve dijital bakış açısının beraberinde getirmiş olduğu yeni kavramlar hayatımıza girip hayatımızın bir parçası olmaya başladı. Av toplumundan bilgi toplumuna geçiş süreci ile birlikte bizim 20. yüzyılın sonunda ulaştığımız deneyimlerle yaratmaya çalıştığımız 21. yüzyıl, birtakım yeni kurgu içinde ele aldığımız bir dönem. Bu da raporların da ifade ettiği üzere toplum 5.0 ütopyasıyla ya da bazı kesimlerin söylediği gibi distopya içerisinde ele alındığı bir yeni toplum düzeninden bahsediyoruz” dedi.

Sürükleyici öğrenme teknolojilerinde iki temel yaklaşımın söz konusu olduğundan bahseden Doç. Dr. Özarslan, “Bunlardan birincisi dalış yaklaşımı, ikincisi ise var olma yaklaşımı. Buradaki bakış açısı itibariyle biz tamamıyla, o bireyi olayın ve konunun içerisine çekerek kuşattığımız ve çevrelediğimiz bir kurgudan bahsediyorsak, dalış kavramını ifade ediyoruzdur. Aynı zamanda bireyi öykünün geçtiği yerde olduğuna inandırabiliyorsak, onun parçası haline getirebiliyorsak ya da bu öykünün geçtiği yerle bir bağ kurabilmesini sağlıyorsak bunu da dalış kavramı içerisinde kabul ediyoruz. İkinci yaklaşım olan var olma yaklaşımının ilkinden ayrılan özelliği, bu alternatif gerçekliğin içerisine girildiğinde var olma hissinin ötesinde, duyusal olarak bulunduğunuz etkileşim söz konusu” diye konuştu.

Giyilebilir teknolojilerin önemine değinen Doç. Dr. Özarslan, “Özel çekim teknikleriyle birlikte sizin kendi bakış açınızla bakabileceğiniz ve değiştirebileceğiniz bir şekilde o ortamın içerisinde var olma kurgusu ile yüzleşmeye başladık. Bunların çeşitli örneklerini görüyoruz. Kullanılan bir gözlük sayesinde konser ve maç gibi ortamların içerisinde yer alabiliyoruz. Farklı kameralar sayesinde görüş sağlayabileceğiniz, özel çekim teknikleriyle oluşturulmuş ve var olma hissiyatını yaratabilen bir kurgu olarak karşımıza çıkıyor. Kullanıcı deneyimini rahatsız eden bu gözlüklerin fiziksel olarak zor taşınabilir olmasından ötürü gelişen teknolojiyle beraber gözlüklerin lens şekline getirilmesi ile ilgili yoğun çalışmalar sürüyor” dedi.

Seminer sonunda Doç. Dr. Yasin Özarslan, katılımcıların sorularını yanıtladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir