Rektör Budak, “Adbilim alandaki çalışmalar; medeniyetlerin tarihine ışık tutar”
“I. Uluslararası Adbilim Sempozyumu”nda “Adbilim” masaya yatırıldı
Rektör Budak, “Adbilim alandaki çalışmalar; medeniyetlerin tarihine ışık tutar”
Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü tarafından “I. Uluslararası Adbilim Sempozyumu” düzenlendi. Çevrimiçi düzenlenen sempozyuma, EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Darhan Kuandıkoğlu Kıdıraili, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü öğretim üyeleri Prof. Dr. Zeki Kaymaz, Doç. Dr. İbrahim Şahin, akademisyenler, dilbilimciler ve öğrenciler katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Rektör Budak, “Adbilim alandaki çalışmalar; milletlerin, dillerin ve medeniyetlerin bugününe ve tarihine ışık tutar. Bir kişinin adı, o kişinin dilini, milliyetini, dinini, medeniyetini ve hatta ailesinin ve yaşadığı toplumun değerlerini yansıtan bir kodlama niteliğindedir. Benzer şekilde yer adları da milletin bir coğrafyaya vurduğu mühürdür. Bir coğrafyanın yer adları, o coğrafyanın sahibini, geçmişte o coğrafyada yaşayan milletleri, uygarlıkları resmeder. Dolayısıyla, her biri bir kültür ögesi olan bu isimlerin de derlenmesi, ölçünlü dile aktarılarak gelecek nesillere aktarılması son derece önemlidir. Bugün 12 farklı ülkeden 60 bilim insanının katılımıyla gerçekleştirilen bu sempozyum da bu nedenle çok kıymetli bir yere sahiptir. Ayrıca, Türk Cumhuriyetleri arasında bilimsel işbirliğini organize etmek amacıyla kurulan Uluslararası Türk Akademisi’nin de toplantımıza ortak olmasından mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Bugün ilkini gerçekleştirdiğimiz bu değerli sempozyumun ikincisinde de ortak çalışmalara katkı vermelerini umuyoruz” dedi.
“Geniş coğrafyada milletimizi birleştiren ana kodlardan biri adbilim”
Adbilimin, Türk cumhuriyetlerini birleştiren ana kodlardan biri olduğunu belirten Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Darhan Kuandıkoğlu Kıdıraili, “Bu yıl Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığının otuzuncu yılını idrak ediyoruz. Bu otuz yıl içerisinde önemli mesafeler kat edildi. Bugünkü sempozyumun doğrudan konusu olan adbilim alanında da önemli gelişmeler yaşandı. Sovyet ve Çarlık döneminde konulan birçok ad, eski, asıl haline dönüştürülerek, tarihi adaletin yerinin bulunması sağlandı. O dönemde yadırganan ‘Türk’ adı, hepimizi tekrar bir çatı altında birleştirerek, ‘Türk Soyu’, ‘Türk Konseyi’ ve ‘Türk Akademisi’ gibi önemli uluslararası kuruluşlar şeklinde, Türk Dünyası kavramını güçlendirmeye devam etmektedir. Ancak, bağımsızlığımızı kazanmamızın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen hala birbirimizi yakından tanımıyoruz. Bizleri Baykal’dan, Balkanlar’a, Altaylardan Akdeniz’e uzanan geniş coğrafyada milletimizi birleştiren ana kodlardan birinin ‘adbilim’ olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla, Türk Akademisi olarak, bu alandaki çalışmalara özel önem veriyoruz. Akademi bu amaçla, Türk halklarının eski yerleşim yerlerinde tarihi kaynaklara, belgelere ve haritalara dayalı olarak isim ve yer adları araştırmaları ve kazı çalışmaları yapmaktadır. Türk halklarının yaşadığı tüm bölgelerdeki tarihi adların, coğrafi yerleşim yerleri, arazi, dağ ve nehirlerin adlarının araştırılması gibi projeler başlattık. Bunun sonucu olarak da, ‘Türk Dünyası Tarihi ve Kültürel Atlas’ını yayınladık. Bu atlasta iki yüzden fazla harita yer almaktadır. Atalarımız gittikleri ve yerleştikleri yerlerde yerleşim ve şehir adlarını değiştirmemişler ancak, yer, su ve dağların adlarına özel önem vermişlerdir. Bu yer, su ve dağların adları, atalarımızın nereden geldiklerini ve nereye gittiklerini, hangi boy ve soylara mensup olduklarını göstermektedir. Özellikle kutsal mekânlarımızı tespit etmek için başlattığımız ‘Kafkaslar’da Türk İzleri’ projemiz Azerbaycan’da halen devam ediyor. Özellikle Karabağ’daki eski yer ve su adları bu bölgenin yüzlerce, binlerce yıl Türklerin Ata yurdu olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Adlandırdığınız ve anlamlandırdığınız dünya kadar var olabilirsiniz
Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit, “Adbilim kişi ve nesnelerin adlandırılmasını ve adlandırmalarının kökenini, tarihsel gelişimini konu edinir. Kişi ve eşyayı adlandırmak tüm kadim metinlerde insanın en temel yeteneği olarak tanımlanır. İnsanın eşya üzerinde hâkim olması dünya kurma etkinliğini ifade eder. Adlandırma bir temellük sürecidir. Dilin ve kültürün var oluş sınırlarını gösterir. Adlandırdığınız ve anlamlandırdığınız dünya kadar var olabilirsiniz. Dilinizin sınırları dünyanızın sınırları kadardır. Adlandırma, mekanın eve, coğrafyanın vatana dönüşmesini ifade eder. Coğrafya vatan değildir. Coğrafya sizinle konuştuğunda vatan olur. Sözgelimi, Türkiye vatandır. Çünkü dağı, denizi, nehri, ovası bizimle konuşur. Her şey bizimle dile gelir, işte bu dile gelen coğrafya, vatandır” dedi.
Dilin ve kültürün adlandırılmasında yabancılaşma etkisine değinen Prof. Dr. Macit, “Bir dile ve kültüre ait adlandırma evreninin bozulması demek tarihsel kırılmalara, istilalara, zihniyet değişimlerine, mağlubiyetlere ve esaretlere işaret eder. Kişi ve nesnelerin başka bir dilin kelimeleri ile adlandırılması yabancılaşmayı ve esareti beraberinde getirir. Adbilim kimlik oluşturmanın, kültürel habitat kurmanın temelini oluşturur. Bu nedenle bu sempozyum oldukça önemlidir. Ayrıca düzenlediğimiz etkinlikleri gerçekleştirirken bizi her zaman destekleyen ve bilimsel toplantılarımıza katılarak maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak’a teşekkür ediyor, sempozyuma katılan değerli katılımcıları da canı gönülden tebrik ediyorum” diye konuştu.
Üç gün süren sempozyumda, alanında uzman akademisyenler ve dilbilimciler adbilim konusunda sunumlar gerçekleştirdi.