EÜ’de “Amfetamin Tipi Uyuşturucu Maddelerin Elektrokimyasal ve Kemiluminesans(ECL) Yöntemler ile Tayini” anlatıldı
Pelin Yeşil – Sertay Adanır
Ege Üniversitesi(EÜ) Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü tarafından “Amfetamin Tipi Uyuşturucu Maddelerin Elektrokimyasal ve Kemiluminesans(ECL) Yöntemler ile Tayini” konulu seminer gerçekleştirildi. Çevrimiçi olarak düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bahattin Tanyolaç yaptı. Semineri University Of Strarhclyde Pure and Applied Chemistry öğretim üyesi Dr. Emre Dokuzparmak verdi.
Hangi bölgelerde ne kadar yoğunlukta uyuşturucu kullanıldığından bahseden Dr. Dokuzparmak, “Özellikle Avrupa’da çok yoğun bir şekilde uyuşturucu madde kullanımı var. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA)’nin yayınladığı rapora göre İngiltere, İskoçya ve İrlanda, uyuşturucu çetelerinin Avrupa’nın uyuşturucu marketinde en uğrak durağı konumunda bulunuyor. Hatta Türkiye’nin güneyinde de uyuşturucu madde trafiğinde yoğunluk olduğu biliniyor. Tabii ki Avrupa için çok daha farklı bir kullanımı var. Ama Türkiye geçiş trafiği üzerinde olduğu için uyuşturucu maddelerin tayini oldukça önemli bir konumda yer alıyor” dedi.
Uyuşturucu maddelerin gruplara ayrılmasına ve etkilerine değinen Dr. Dokuzparmak, “Uyuşturucu maddeler elde ediliş şekillerine göre doğal ve sentetik olarak ayrılır. Oluşturdukları etkilere göre incelersek üç gruba ayırmamız mümkün. A Sınıfında bulunan eroin, kokain metanfetamin gibi maddeleri içeren ürünler daha fazla riski olan ürünler olarak karşımıza çıkar. Yani enjeksiyonla alınabilen bu maddeler daha büyük risk taşır. Enjeksiyonla alınan maddeler direkt olarak kana verildiği için ölüm riski ve yan etkilerinin boyutlarını artırır. B sınıfı amfetamin, kenevir gibi maddeleri içeren bu ürünler ağız yoluyla alınır. Fakat bu ürünler de enjeksiyon yoluyla alınırsa A sınıfına dahil olurlar. C sınıfıysa, A ve B sınıfına göre daha az risk taşıyan uyku tabletleri, birçok yatıştırıcılardan oluşan maddeleri içerir. Bu maddeleri araştırmalarımızda kullanabilmek için İngiltere’de belirlenen düzenlemelere uymak zorundayız. Bunların araştırmalarda ve tedavi amaçlı kullanımlarında farklı gruplandırmaları var. Özellikle amfetamin tarzı ürünler ikinci sınıfta yer alıyor. Bunun sebebi ise farklı konsantrasyonların üzerinde kullanılamıyor olması. Bu ürünleri canlı deneylerinde kullanamıyorsunuz. Biz metanfetamin üzerine çalışmamızı gerçekleştirdik. Bu yüzden metanfetamin, kimyasal boyutunu bilmemiz lazım” diye konuştu.
“Metanfematin uyuşturucu madde özelliği taşır”
Metanfetamin kavramından, neden uyuşturucu olarak kullanıldığından ve vücuda nasıl bir etkisi olduğundan bahseden Dr. Dokuzparmak, “Sentetik alana giren metanfetamin vücuda karıştığında etkisini çok çabuk belli eden bir uyuşturucu maddedir. Metanfetamin kullanıldığında sinir hücreleri arasındaki iletişime dâhil olurlar. Bu iletişim, sistemi çok fazla hızlandırır. Böylece beyindeki depomin ve serotonin hormonlarının yükselmesine neden olur. Halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin, kişinin daha iyi hissetmesini sağlar. Bu nedenle de metanfematin uyuşturucu madde özelliği taşır. Bireyler bu kimyasalı kullandığında çeşitli halüsinasyonlar başta olmak üzere birçok zararlı etkilere maruz kalır. Metanfetamin iki farklı yolla vücutta sindirilir. Farklı vücut konsantrasyonlarına bakılır ve bulundukları yoğunluğa göre belirlenir. Amfetamin kanda, metanfetamin ürede (idrar) yoğun olarak bulunur. Farklı vücut sıcaklıkların da araştırma yapılacaksa bunların nerelerde çok bulunduğunu bilmemiz önem taşır” dedi. Dr. Dokuzparmak seminerin sonunda katılımcıların sorularını cevapladı.