Doç. Dr. Çağın, “İstiklal Marşı, Milli Mücadele ruhunun sembolüdür”
EÜ’de “İstiklal Marşı’na Kavramlarla Bakmak” Konferansı
Doç. Dr. Çağın, “İstiklal Marşı, Milli Mücadele ruhunun sembolüdür”
Simge Arıcan – Halil Çoban
İstiklal Marşı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Milli Marş olarak kabul edilişinin 101’inci yıl dönümünde, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy, Ege Üniversitesinde anıldı.
Ege Üniversitesi (EÜ) Rektörlüğü tarafından “İstiklal Marşı’na Kavramlarla Bakmak” konulu konferans düzenlendi. EÜ Edebiyat Fakültesi Nuri Bilgin Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinlikte Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sabahattin Çağın konuşmacı olarak yer aldı. Konferansa EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan’ın yanı sıra; EÜ Senato Üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Programın açılışında konuşan Ege Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, “Milletimizin şanlı bağımsızlık mücadelesinin nakış gibi işlendiği; Türk’ün asaletinin tüm dünyaya haykırıldığı İstiklal Marşımız, 12 Mart 1921 tarihinde, yüce Meclisimizde büyük bir coşkuyla kabul edilmiştir. Bir asrı aşkın süredir aynı coşkuyla kalbimizde yaşattığımız bu marş, varlığını vatanına adayan Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy tarafından bizlere armağan edilen en kıymetli miraslardandır. Öyle ki bu şanlı eser, ülkemizi hürriyetine kavuşturan milli mücadele ruhunun, Türk milletinin istikbal ve istiklaline, Cumhuriyetimizin değerlerine olan bağlılığının sembolüdür. Bu anlamda milli şairimiz, tarihimizin dönüm noktalarına tanıklık ederken geliştirdiği fikirleri, kaleme aldığı dizeleriyle, milletimizin sesi, geçmişimizin ve geleceğimizin aynası olmuştur. Bugün milletimizin her bir ferdinin en asli görevlerinden biri ise bu sembolü yaşatmak, atalarımızın vatan ve özgürlük uğruna yürüttüğü şanlı mücadelenin tüm kazanımlarına sahip çıkmaktır” diye konuştu.
Ege Üniversitesinin medeniyetine, kültürüne sahip çıkan, milli ve manevi değerlerin taşıyıcısı gençler yetiştirmeye devam edeceğini vurgulayan Prof. Dr. Ersan, Ege Üniversitesi olarak, atalarımızdan devraldığımız mirasın ve sorumluluklarımızın bilinciyle, Mehmet Akif’in dizeleriyle yüreğimize işlediği vatan sevgisine, bu kutsal vatana ve tarihimize ilelebet sahip çıkacağız. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Türk milletinin şanlı mücadelesiyle kazanılan tüm değerlerimizi, yetiştirdiğimiz nesiller ile daha da güçlendireceğiz. Biliyoruz ki bu yolda ihtiyaç duyduğumuz en temel güç; medeniyetine, kültürüne sahip çıkan, milli ve manevi değerlerimizin taşıyıcısı olacak gençlerimizdir. Şanlı tarihimizin bize anlattığı dersler ışığında yetiştirdiğimiz nesiller ile hem geleceğimizi inşa edecek hem de milli ve manevi mirasımızı sürdürülebilir kılacağız. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Mehmet Akif Ersoy başta olmak üzere İstiklal mücadelemizin tüm kahramanlarını rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Bu kıymetli etkinlik kapsamında yapacağı paylaşımlardan dolayı Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sabahattin Çağın’a teşekkür ediyor, etkinliğe yoğun ilgi gösteren tüm katılımcıları tebrik ediyorum” dedi.
“Mehmet Akif, vatanın işgali karşısında sessiz kalmıyor”
Sunumunda İstiklal Marşı’nın kaleme alındığı süreç ve koşulları değerlendiren Doç. Dr. Sabahattin Çağın, “Dünya Savaşı ile birlikte ülkenin düşmanlar tarafından işgal edilmesi toplumda büyük bir yıpranmaya yol açıyor. Dönemin gazete ve dergilerinde şiddetli protesto yazıları yazılırken, ülkenin çeşitli şehirlerinde de protesto mitingleri yapılıyor. Mehmet Akif Ersoy, o güne kadar toplumla daima iç içe olmuş bir şair olduğundan, vatanın işgali karşısında sessiz kalmıyor. Mehmet Akif, Ankara’ya giderek Milli Mücadele’nin saflarına katılıyor. O günlerde Kurtuluş Savaşı’nı başlatan Ankara Hükümetinin yayın organı olan Hâkimiyet-i Milliye’de ‘Türk şairlerinin nazar-ı dikkatine’ başlıklı bir ilan yayınlanıyor. Bu ilanda Türklerin bir milli marşının olmadığı, bu milli marşı oluşturmak için bir yarışma açıldığı ve kazanana 500 lira ödül verileceği yazılıyor. Yarışmanın tek bir şartı, şiirin Milli Mücadelenin ruhuna uygunluğu oluyor. İlanın ardından 724 şiir yarışmaya katılıyor ve bunların içinden bir seçme yapılıyor. Ön elemeyi 24 şiir geçiyor. Ancak ne yazık ki ilandaki tek şartı karşılayan bir şiir bulunmuyor” dedi.
Şiirler milletvekillerine sunulduğunda İstiklal Marşı’nın büyük alkışlarla karşılandığını vurgulayan Doç. Dr. Çağın, “Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mehmet Akif’in yakın arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Çantay’a, Akif’in bu yarışmaya neden katılmadığını soruyor. Hasan Basri, Akif Bey’in müsabaka şeklini ve ikramiyeyi kabul etmediği cevabını alıyor. Bunun üzerine Hamdullah Suphi, bir yazı yazarak Hasan Basri aracılığıyla Akif’e gönderiyor. Burada marşı yazmasını, gerekirse ikramiyeyi başka bir şekilde değerlendireceklerini söylüyor. Ardından Akif bu şiiri yazmaya başlıyor. Nihayet şiir bitiyor ve Edebi Komisyon Mehmet Akif’in şiiriyle beraber 7 şiir seçiyor. Şiirler basılı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki milletvekillilerine sunuluyor. 1 Mart 1921 tarihinde Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı bir oturumda Hasan Basri ve Abdullah Suphi’nin İstiklal Marşı ile ilgili önergeleri görüşülüyor. Abdullah Suphi kendi oyunun Akif’in şiirinden yana olduğunu söyleyerek, şiiri okuyor. Şiiri okurken her dörtlüğü şiddetli alkışlar alıyor. Ardından 12 Mart 1921’de Akif’in şiirinin büyük bir çoğunlukla milli marş olarak kabul edildiği görülüyor. Akif’in bu yarışmadan kazandığı 500 liralık ödül ise, savaşta eşlerini kaybetmiş kadınlara ve çocuklara meslek öğretmek üzere kurulmuş olan bir derneğe bağışlanıyor” diye konuştu. Çağın, konuşmasının sonunda İstiklal Marşı içinde tespit ettiği “Geleceğe Duyulan Ümit”, “Bağımsızlık/İstiklal”, “Kahramanlık/Cesaret”, “Din”, “Şehadet”, “Vatan” ve “İman” gibi kavramları örneklerle açıkladı.