ÇEVMER’de “Enerji Politikaları ve Hava Kirliliği” anlatıldı
Uğur Bakar
Ege Üniversitesi (EÜ) Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEVMER) tarafından “Enerji Politikaları ve Hava Kirliliği” konulu seminer gerçekleştirildi. Çevrimiçi olarak düzenlenen seminerin moderatörlüğünü Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İnci Tüney Kızılkaya üstlenirken semineri Çevre Bilimleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi Funda Gacal verdi.
Tüm dünyada yaşanan enerji tüketimi artışını OECD raporları üzerinden açıklayan Çevre Bilimleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi Funda Gacal, “Dünyada enerji tüketiminde 1970’lerden beri artış yaşanmaktadır. Özellikle kömür ve petrolde büyük düşüş söz konusudur. Enerji denilince aklımıza gelmesi gereken en önemli konulardan biri sadece evlerimizde veya sanayide kullandığımız elektrik aklımıza gelmemeli, büyük üretim sistemlerinde kullanılan elektrik enerji üretim sistemleri de aklımıza gelmelidir. Sadece Türkiye’de değil OECD raporlarına bakıldığında farklı ülkelerde de enerji tüketiminde artış görüldüğü hatta özellikle Çin’de bunun oldukça görünür olduğu anlaşılmaktadır. Bu raporlarda en çok kömür ve petrolde görünür düşüşler yaşanmıştır. 1970’lerin ortasından sonra endüstride bir düşüş olmuştur. Altyapısına bakıldığında ise pek çok endüstri büyüme göstermiş ve kendi elektriğini üreten pozisyona geçmiştir” dedi.
Enerji Üretimi ve Hava Kirliliği Bağlantısı adlı raporda sülfür oksitler ve nitrojen oksitlerin enerji tüketiminde fazlasıyla etkin olduğunu söyleyen Gacal, “Uluslararası Enerji Ajansı’nın ‘Enerji Üretimi ve Hava Kirliliği Bağlantısı’ konulu 2016 tarihli raporda sülfür oksitler ve nitrojen oksitlerin yüzde 99’nun enerji kaynaklı olduğu görünüyor. İstatistiklere göre en çok etkilenen ülkelerin başında Hindistan ve Çin gelmektedir. Bununda yoğun nüfus ile ilişkili olduğu açıklanmıştır. Temiz Hava Hakkı Platformu’ndan Kara Rapor 2020, Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri çalışmasını yayınladı. Rapor Türkiye’nin dört yıllık hava kirliliği ve bu kirlilikten kaynaklanan önlenebilir can kayıpları verilerine odaklanıyor. 2019 yılında, Türkiye’de hava kirliliği yeterli veri olan 51 ilin yüzde 98’inde Dünya Sağlık Örgütünün sınır değerlerinin üzerinde gerçekleşti. Son dört yıl boyunca düzenli olarak yüksek derecede kirli havayı soluyan illerin kronik bir sorun haline geldiği gözlemleniyor. Türkiye’de hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü kılavuz olarak indirilseydi, 2019 yılında tüm ölümlerin yüzde 7,9’u, 2018 yılındaki tüm ölümlerin yüzde 12,13’ü önlenebilirdi” diye konuştu.