Rektör Prof. Dr. Budak, “Kadının olmadığı yerde yaşamın devamlılığı olamaz”
EÜ’de “Deprem ve Kadın” paneli
Rektör Prof. Dr. Budak, “Kadının olmadığı yerde yaşamın devamlılığı olamaz”
Yağmur Sena Onurlubaş – Zeynep Bozkurtlu
Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKAM) tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla “Deprem ve Kadın” konulu panel gerçekleştirildi. Çevrimiçi düzenlenen panele EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, EKAM Müdürü Prof. Dr. Şerife Çağın, EÜ Hemşirelik Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Esra Engin, Psikolog Sabahattin Karyelioğlu ve Uzman Hemşire Filiz Uludağ Baştimur, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Kadının olmadığı yerde yaşamın devamlılığının mümkün olmadığını dile getiren Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “İnsanoğlunun var olduğu ilk andan itibaren kadın, doğanın ve yaşam şartlarının tüm zorluklarına rağmen var olmuştur. Kadın, bu varlığını sürdürmek için sürekli bir mücadele içerisinde bulunmuştur. Günümüzde de mevcut süreç devam etmektedir. Aile kurumunun baş aktörü ve yöneticisi olan kadın, tarih boyunca her zaman olağanüstü durumlarda ve savaşlarda, afetlerde, kıtlık, salgın gibi kriz durumlarında ailesini derleyen toparlayan ve yaşama tutunmasını sağlayan kişi olmuştur. Ülke olarak, hepimizi derinden sarsan ve yaralayan, çağın afeti olan Kahramanmaraş depremlerine şahit olduk. Kadınlarımız bu süreçte, kimin nerede yardıma ihtiyacı varsa dayanışmanın, birlikteliğin en güzel örneklerini sergilediler. Bir daha asla yaşanmamasını temenni ettiğim depremde, kadın elinin değdiği her yerin tekrar hayat bulduğu gerçeğini gördük. Bu büyük afette evindeki ekmeğini, aşını paylaşan kadınlarla bunu bir kez daha hep beraber tecrübe ettik. Bütün kalbi duygularımla, tarihimizde ve günümüzde olduğu gibi çağa ayak uyduran aydın, yenilikçi, ilmi, fedakâr kadınlarımızın Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum’’ diye konuştu.
“Sorumluluklarımız büyük”
EKAM Müdürü Prof. Dr. Şerife Çağın, “Toplum olarak büyük sorumluluklarımız var. Mutlaka ateşin bir gün çok yakınımıza düşebileceğini unutmayarak felakete uğrayan insanlarla empati kurmamız ona göre tedbir almamız, duyarsız kalmamamız gerekiyor. Panelimizde, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında deprem bölgesindeki kadınlarımızın problemlerini, yüklendikleri büyük sorun ve sorumlulukları uzman kişilerden dinleyeceğiz. Konuşmacılarımıza katkıları için çok teşekkür ederiz. Umarım söylenenler dikkatimizi çeker ve bizleri problemlerin bir ucundan tutmak için harekete geçirir. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın’’ dedi.
Programın moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Esra Engin, “6 Şubat tarihinde yaşadığımız felaket sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet ve kalanlara sabırlar diliyorum. Etkinlikler, yaralarımızı sarmak adına çok faydalı oluyor. Çünkü bu tür felaketlerden sonra en çok ihtiyacımız olan şey umut. Beraber taşın altına elimizi koymamız gerekiyor’’ dedi.
“Travmanın etkilerini net bir şekilde gördüm”
“Deprem Gerçeği ve Kriz Anlarında Kadının Rolü” konulu bir konuşma gerçekleştiren Psikolog Sabahattin Karyelioğlu, “Yaşamımızı güzelleştiren şefkati ile dünyaya ışık saçan kadınlarımızın gününü kutlamak istiyorum. Deprem felaketinde bölgeye giderek en yakınlarını, yuvasını kurtarmak isteyen, onun için çalışan çocuk, erkek ya da kadınların davranışlarını net bir şekilde gözlemledim. Orada insan ruhunda bu travmanın nasıl bir etki yarattığını gördüm. Aileler, çocukları için ortaya koydukları ve planladıkları bir geçmişe veda etmiş oldular. Ama yaşam yine normalleşecek, şehirler kurulacak, insanlar tekrar sevdikleriyle bir araya gelecek” dedi.
“Hafızamdan silemeyeceğim bir tecrübe oldu”
Deprem bölgesindeki görevi esnasında yaşadıklarını aktaran Uzman Hemşire Filiz Uludağ Baştimur ise “12 yıldır acil serviste aktif şekilde hemşire olarak çalışıyorum ve burada birçok kriz gördüm. Deprem bölgesinde yaşadıklarım, hayatım boyunca hafızamdan silemeyeceğim bir tecrübeydi. Depremi öğrendiğimizde Ege Üniversitesi acil ekibi olarak kriz anında ne yapabiliriz, oraya nasıl gidebiliriz şeklinde düşünmeye başladık. Oraya gittiğimizde bir filmin ortasında kalmış gibiydik. Kadınlar kötü bir yıkım yaşamışlardı, evleri yoktu ama oradan kurtardıkları çocukları için ayakta duruyorlardı. Evime geri döndüğümde çeşmeyi açtığımda, elimi yıkadığımda ne kadar şanslı olduğumu hissettim. Benim bir evim vardı ama oradaki insanların artık bir evi, ailesi yoktu. Anneler, çocukları kucağındayken kendilerinden ziyade onlar için endişe ediyorlardı. Tüm fedakâr kadınlarımızın gününü kutluyorum” dedi.