Prof. Dr. Şadiye Deniz, “Unutulma hakkı, temel bir insan hakkı”
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde en çok konuşulan kavramlardan biri olan ‘Unutulma Hakkı’, kişinin mahremiyetinin ve haklarının korunması amacıyla dijital arşivde yer alan bilgi ve içeriklerin silinmesini isteme hakkı anlamına geliyor. Bu konuda öncü sayılabilecek projelerden birini Prof. Dr. Elif Korap Özel ve Doç. Dr. Şükran Pakkan ile birlikte gerçekleştiren, Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şadiye Deniz, ‘Unutulma Hakkı’ kavramını anlattı. ‘Unutulma Hakkı’nın, temel bir insani hak olduğunu, bu hakkın yaşadığımız dijital kültür çağında bir gereksinim olarak ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Deniz, “Eskiden unutulmayı istemeyen insan, artık dijital mecralarda kendisi hakkında yer alan olumsuz temsiller yüzünden unutulmayı bir hak olarak talep ediyor. Bu bir gereksinim. Burada V. Reding’in ‘Tanrı affeder, internet asla’ sözüne atıf yaparak başlamak isterim. Dijital mecralarda uzun zamanlar geçiriyoruz ve burada nasıl bir insan olduğumuz, gerçekteki kimliğimiz kadar önemli bir hale geldi. Dijital kimliğimizi kendimiz tayin etmek ve inşa etmek istiyoruz, şansa bırakmak istemiyoruz. İşte bu bağlamda unutulma hakkını, kişinin dijital hafızada kendisiyle ilgili olan bilgi ve verilerin silinmesini isteme hakkı olarak tanımlamak mümkün. Yani artık kontrol etme şansımızın kalmadığı kendimiz hakkındaki dijital arşivdeki haberleri, paylaşımları, yorumları ve tüm içerikleri kapsıyor unutulma hakkı. Bu konuyla ilgili iki ayrı perspektif var. İlki, hukukçuların daha çok dile getirdiği bir görüş olarak; bu hak, bir insan hakkıdır ve yasal olarak da var olmalıdır. İkinci görüş ise gazetecilerin temkinli yaklaşımını ve endişelerini barındırıyor ve herhangi bir bilginin/haberin arşivden silinmesinin tarihsel sürekliliği kesintiye uğratacağını dile getiriyor. Bu durumun habercilik açısından doğuracağı sakıncalara vurgu yapıyor. Avrupa’daki unutulma hakkı uygulamalarında haberin linkinin kaldırılması, haberin anonimleştirilmesi, kişinin ismiyle haberin bağlantısının kesilmesi gibi çeşitli versiyonlar uygulanıyor. Unutulma hakkı, Avrupa ülkelerinde var olan bir hak ve aslında temel bir insan hakkı. İnsan hakkı olarak düşünülmesinin nedeni, herkes hata yapabilir ve istisnai durumlar dışında bu yapmış olduğu hatanın bedelini kalan hayatında da ödemeye devam etmemeli saiği yatıyor” dedi.
“Özne çocuk ise unutulma hakkı istisnasız uygulanmalı”
Türkiye’de unutulma hakkı adı altında yasal bir düzenlemenin olmadığını ifade eden Prof. Dr. Deniz, “Ülkemizde iki yıl önce yapılan regülasyonlarla birlikte kişisel verilerin korunmasıyla ilgili önemli adımlar atıldı. Bu konuyla ilgili kişiler, Kişisel Verileri Koruma Kuruluna ya da Sulh Ceza Hâkimliğine başvuru yapabilir. Oradaki en temel kriter ise Avrupa Adalet Divanının kriterlerinde olduğu gibi bu verilerin kişinin yaşantısını olumsuz etkileyeceğine mahkemenin hükmediyor olması. Haberin dijital arşivden silinmesi ile ilgili kırmızıçizgi sayılabilecek konular bulunuyor; bunlardan en başında haberin öznesinin çocuk olması geliyor. Çocuğun konu olduğu haberlerde unutulma hakkı istisnasız bir şekilde uygulanmalı. Bunun yanında, intihar, tecavüz, kadının kurban olarak gösterildiği haberler için de unutulma hakkı kullanılabilmeli. Ayrıca haberde kamu yararının artık kalmaması, konunun güncelliğini yitirmesi, kişinin kalan hayatını olumsuz etkileme potansiyeline sahip haberler için unutulma hakkı olay bazında değerlendirilerek uygulanabilir. Unutulma hakkının suistimale uğramaması için temkinli yaklaşılabilecek durumlar da söz konusu olabilir. Örneğin; haberin kamuya mal olmuş kişilerle ilgili olması, haberin silinmesi durumunda tarihsel sürekliliğin kesintiye uğrayacağı durumlarda olay bazında bir değerlendirme yapılması daha uygun görünüyor” diye konuştu.
“Unutulma Hakkı genel değil, istisnai bir hak”
Prof. Dr. Deniz, “Unutulma hakkı, gerçek ve kanuna uygun bir şekilde yayılmış olan haberler için geçerli. Biz burada şunu anlıyoruz. Sahte bir haber yapılmışsa ve bu kanıtlanmışsa bu haber hakkında unutulma hakkına başvuramıyoruz. Bu nedenle her olay, kendi bağlamında ve özelinde değerlendiriliyor. Avrupa Adalet Divanının belirlemiş olduğu belirli kriterler elbette var; habere erişimin kısıtlanmasıyla ilgili bazı haberin ünlü ve kamuya mal olmuş kişilerle alakalı olmaması, haberin güncelliğinin yitirmesi ki bu sürenin 10 yıl olarak öngörülmüş gibi. Ancak yine de unutulma hakkının istisnai bir hak olduğu unutulmamalı, yani her olay kendi içerisinde değerlendirilmeli. Burada habercilik etiğine vurgu yapmak gerekiyor. Bir haber zaten meslek etiği ilkeleri gözetilerek yazılıyorsa, zaten pratikte bu uygulamaya gerek kalmayacak” diye konuştu.