Kanser tanısı alan kadınlara yönelik önemli proje
Proje danışmanlığını Ege Üniversitesi(EÜ) Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalından Prof. Dr. Oya Kavlak’ın, proje yürütücülüğünü Arş. Gör. Ruken Yağız Altıntaş’ın üstlendiği ve Uzman Dr. Berk Göktepe’nin araştırmacı olarak yer aldığı “Kanser Tanısı Alan Kadınlarda Watson’ın İnsan Bakım Kuramına Temellendirilmiş Danışmanlığın Fertilite Endişesi Üzerine Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışma” projesi TÜBİTAK 1002 – A Hızlı Destek Modülü tarafından desteklenmeye uygun bulundu.Proje kapsamında, kanser tanısı alan kadınlara gereken bilgi ve desteklerin multidisipliner ekip tarafından sunulması, üreme çağındaki kadınlar için önemli olan fertilite konusunda doğru bilgilere ulaşmaları ve bu bilgilerin kuramsal teorik bir çerçeveye dayalı olması ve fertilite endişelerini azaltacak yönde kadınlara destek sağlanması amaçlanıyor.
“Kanser tanısı alan kadınlarda fertilite endişesi incelenecek”
Proje ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam akredite bir araştırma üniversitesi olarak bilgi birikimimizi toplumun her kesimiyle buluşturmaya devam ediyoruz. Bilimsel potansiyelini ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla paylaşan üniversitemiz, her geçen gün başarı ivmesini daha ileri noktaya taşıyor. Üniversitemiz bünyesinde yürütülen projelerin TÜBİTAK nezdinde desteklenmesi de bizleri ziyadesiyle gururlandırıyor. Proje kapsamında, kanser tanısı alan kadınlarda Watson’ın İnsan Bakım Kuramına temellendirilmiş, araştırmacı tarafından hazırlanan görüşme rehberine dayalı danışmanlık vererek, verilen danışmanlığın fertilite endişesi üzerine etkisi incelenecek. Proje ekibimizi tebrik ediyor çalışmalarında başarılar diliyorum” diye konuştu.
Her yıl, 15-39 yaş aralığındaki bireylere 70 binden fazlasına kanser teşhisi konulmakta
Her beş kişiden birinin yaşamı boyunca kansere yakalanma riski taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Kavlak, “Kanser, ülkemizde ve dünya genelinde ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Özellikle dünya genelinde her 11 kadından biri kanser nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Kanser teşhisi konulduktan sonra, ilk beş yıl içinde hayatta kalan kanser hastalarının sayısı yaklaşık 50,6 milyon olarak tahmin edilmektedir ve bu hastaların yaklaşık yarısı kadınlardan oluşmaktadır. Bu veriler, kanserin toplumun genel sağlığını etkileyen ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir. Özellikle 15-39 yaş aralığındaki bireyler arasında her yıl 70 binden fazla kanser teşhisi konulduğunu görmekteyiz” dedi.
“Birçok kadın anksiyete ve stres yaşamakta”
Kanser tedavisi gören pek çok kadının üreme kapasitesi hakkında belirsizlik yaşadığını söyleyen Prof. Dr. Kavlak, “Kanserin tedavisindeki ilerlemeler, hayatta kalma oranlarını olumlu bir şekilde etkilese de, tedavi yöntemleri fertilitenin ve endokrin sisteminin sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, birçok kadın kanser teşhisi aldıktan sonra gelecekteki üreme kapasiteleri hakkında belirsizlik yaşar, bu da kadınlar arasında endişe, anksiyete ve stresin kaynağıdır. Bunun önemli nedenlerinden biri üreme sağlığı danışmanlığının eksik ve yetersiz olarak yapılmasıdır. Birçok kadın fertilite ve ebeveynlikleri hakkında bilgi yetersizliğinden kaynaklı anksiyete ve stres gibi durumları daha sık yaşamaktadır. Bu doğrultuda hemşireler, sağlığın geliştirilmesi ve korunması, tanı, prehabilitasyon, tedavi ve rehabilitasyon aşamalarında çok yönlü bakım sağlayan sağlık profesyonelleridir. Bu sorumluluklar hemşireliğin doğasında var olmakla beraber, onkoloji alanındaki hemşirenin danışmanlık konularını, hedeflerini, kapsamını iyi bilmesi ve gerekli konularda kendini geliştirmesi gerekmektedir” dedi.