Egeli bilim insanından Kaldırık Otunu ekonomiye kazandıracak proje
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Karakaya’nın yürütücülüğünü yaptığı “Trachystemon Orientalis’in Sürdürülebilir Beslenme Açısından Protein Kaynağı Olarak Değerlendirilmesi” başlıklı proje, TÜBİTAK- ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında desteklenmeye uygun bulundu. Proje ile halk arasında “Kaldırık Otu” olarak bilinen bitkinin protein kaynağı olma potansiyeli tespit edilerek ekonomiye kazandırılması hedefleniyor. Proje ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Dünyanın içinde bulunduğu iklim krizi ile birlikte gıda kaynakları da hızla tükenmekte. Bu bakımdan yeni besin kaynaklarının ekonomiye kazandırılması son derece önem arz ediyor. Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyemiz Prof. Dr. Sibel Karakaya’nın yürüttüğü proje ile Kaldırık Otu bitkisinin bitkisel protein alternatifi olma kapasitesi araştırılarak gıda sanayinde kullanımının önü açılacak. Hocamızı ve ekibini tebrik ediyorum” dedi. Sağlıksız ve yetersiz beslenmenin dünyadaki hastalık yükünün önemli sebepleri arasında yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Sibel Karakaya, “Artan nüfusun beslenme ihtiyaçlarının karşılanması, açlığın ve yetersiz beslenmenin ortadan kaldırılması, çevresel etkisi düşük beslenme sistemlerinin ve sağlıklı toplumların oluşturulmasının önündeki engeller gelecek yüzyılın en kritik sorunları arasında yer almaktadır. Bugün, sağlıksız ve yetersiz beslenme, küresel hastalık yüküne sebep veren ilk on risk faktörü arasındadır. Özellikle kaloriden zengin, besin öğelerince fakir beslenme tarzı bu durumun en önemli tetikleyicilerindendir. Nüfus artışı, yetersiz beslenme ve buna bağlı hastalıklar, yaşam tarzı değişiklikleri, yoksulluk ve gıda güvenliği riski de gıda sistemlerinin ve beslenme kalıplarının çevre ve sağlık açısından yeniden tanımlanması gerekliliğine yol açmıştır. Yetersiz beslenme ve buna bağlı hastalıkların önlenmesi ve sağlıklı toplumların oluşması, sürdürülebilir beslenme ve sürdürülebilir gıda sistemlerinin oluşturulması ile mümkün olacaktır” dedi.
“Sürdürülebilir Beslenme AB’nin öncelikli hedefleri arasında”
Sürdürülebilir beslenmenin Avrupa Birliği Projeleri kapsamında değer kazandığını ifade eden Prof. Dr. Karakaya, “Son yıllarda Avrupa Birliği (AB) projeleri kapsamında özellikle Akdeniz Bölgesi’nde kendiliğinden yetişen otlara değer kazandırılması ve bunların sürdürülebilir beslenmede yer almasının sağlanmasına yönelik çağrılara yer verilmiştir. Ufuk Avrupa kapsamında yer alan Gıda 2030, sürdürülebilir, sağlıklı ve kapsayıcı gıda sistemlerine geçişi destekleyen AB’nin araştırma ve yenilik politikasıdır ve 4 tematik önceliğe ortak faydalar sağlayabilecek araştırma ve inovasyonu desteklemektedir. Bunlar; ‘Sürdürülebilir Beslenme ve Sağlıklı Diyet’, ‘Sağlıklı Gezegeni Destekleyen Gıda Sistemleri’, ‘Döngüsellik ve Kaynak Verimliliği’ ve ‘İnovasyon ve Toplumları Güçlendirmek’ olarak belirlenmiştir. Döngüsellik ve kaynak verimliliğinin amaçlarından biri kısa tedarik zincirlerine talebi karşılayacak daha fazla yerel gıda sağlanmasıdır. Önerilen bu projede materyal olarak kullanmayı hedeflediğimiz kaldırık otunun özellikle ‘Gıda 2030’ hedefleriyle örtüşen iki bakış açısıyla değerlendirilmesi öngörülmektedir. Bunlardan biri sürdürülebilirlik kapsamında protein ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla yüzde 14-21 civarında protein içerdiği bilinen kaldırık otunun bu proteininden faydalanmak, diğeri ise bölgesel-yöresel olarak yetişen ve çeşitli besin öğelerinin yanı sıra çeşitli biyoaktif bileşikleri içerdiği de bilinen kaldırık otunun gıda endüstrisinin kullanımına sunmaktır ” dedi.
“Bitkinin, idrar sökücü, kan temizleyici, ateş düşürücü özelliği var”
Kaldırık otunun özelliklerine değinen Prof. Dr. Karakaya, “Çalışmada kullanılacak kaldırık otu; yaprakları sert tüylü, çiçekleri mavi renkli olan genellikle nem oranı yüksek, gölge yerlerde, kayın ormanlarında ağaçların altı, akarsu kenarlarında yetişen bir bitkidir. Ülkemizde genelde Karadeniz Bölgesi ve çevresinde yetişir ve Nisan-Haziran ayları arasında hasat edilir. Tanen, uçucu yağ, nitrat tuzları, müsilaj, saponin ve β-sitosterol içerdiği bilinmektedir. Halk arasında en çok idrar söktürücü, kan temizleyici, rahatlatıcı, sindirimi kolaylaştırıcı ve ateş düşürücü etkileriyle bilinmektedir. Çiçekleri, tomurcukları ve yapraklı gövdeleri sebze olarak tüketilmektedir. Yumurtalı kavurması, haşlanmış kaldırık otu ve turşu olarak tüketimi mevcuttur. Ülkemizde halk arasında kaldırık, balıkotu, hodan, ıspıt, acı hodan, doğu hodanı adlarıyla bilinmektedir” dedi.
“Gıda sanayine kazandırılması hedefleniyor”
Proje ile bitkinin besleyici potansiyelinin belirleneceğini dile getiren Prof. Dr. Karakaya, “Kaldırık otunun geleceğin en önemli ihtiyaçlarından biri olan sürdürülebilir protein kaynağı potansiyeli taşıyıp taşımadığını tespit edeceğiz. Bütüncül bir yaklaşım olan proteomik analizle protein yapısını aydınlatarak gıda işleme sırasında proteinlerde meydana gelen en önemli reaksiyonlardan biri olan ileri glikasyon reaksiyonundaki davranışını belirleyeceğiz. İn vitro gastrointestinal sindirim sırasında ileri glikasyon ürünleri oluşumunu değerlendirerek, bu kaynağın gıdalarda kullanımının uygun olup olmadığını ortaya koyacağız. Böylece bitkiden katma değer yaratarak bölgesel ekonomiye katkı sağlayacak, döngüsellik ve kaynak verimliliği açısından önemli bilgiler üreteceğiz. Çalışmamız, sürdürülebilir beslenmeye katkıda bulunacak potansiyelde ürün elde edilmesini sağlayarak bu alandaki eksikliklerin giderilmesine yardımcı olacak. Bu çalışmada elde edilecek olan protein izolatı, gıda endüstrisinde pek çok alanda değerlendirilebilecek. Hazır çorbalar, proteince zenginleştirilen sporcu ürünleri, medikal beslenmede kullanılan öğün yerine geçen içecekler, kurabiye, kraker vb. atıştırmalık ürünler bunlar arasında sayılabilir. Bu anlamda proje çıktıları yerel ve sürdürülebilir bir kaynaktan elde edilen protein konsantresinin katma değer yaratabileceği pek çok farklı alanda değerlendirilmek üzere kullanılabilecek. Kaldırık otu ile ilgili aydınlatılmamış olan birçok verinin çalışma sonucunda belirlenmesi ile literatürde bulunan boşluklar doldurulup literatüre de katkı sağlanmış olacak” dedi. Projede ekibinde Prof. Dr. Sibel Karakaya’nın yanı sıra Doktora Öğrencisi Merve Eda Eker Özkacar da yer alıyor.