EÜ’de “Bağımlılığa Farklı Bakışlar” Söyleşisi
Zeynep Sevim- Aslı Solmaz-Oğuzhan Özcan
Ege Üniversitesi (EÜ) Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü tarafından geliştirilen “Bağımlılığa Farklı Bakışlar” projesi kapsamında “Bağımlılıkla Mücadele Adı Altında Yapılan Etkinlikler: Gerçekten Farkındalık mı?” konulu söyleşi düzenlendi. Moderatörlüğünü Enstitü Müdürü Doç. Dr. Görkem Yararbaş’ın üstlendiği söyleşiye; EÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hür Hassoy, Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Oya Mortan Sevi ve Demokrasi Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Hasan Tahsin Kılıç konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmasına ‘Farkındalık’ kavramının tanımını yaparak başlayan Doç. Dr. Mortan Sevi, “Farkındalık, tüm canlıların dışarda ne olup, bittiğine ilişkin dikkatlerini, bilinçlerini, düşüncelerini, duygularını, beden duyumlarını içeren bir süreçtir. ‘Farkındalık nedir?’ sorusuna cevap verecek olursak; farkındalık bir kişinin kendisine dikkatini verdiği sırada ‘Şu zihnimde, duygularımda, bedenimde neler oluyor?’ düşüncelerine yönelik kendini anlama çabasıdır. Bu aktif çaba, yargılayıcı, eleştirici veya değiştirmeye yönelik bir çaba değildir. Aslında bu çaba kişinin bütünlüğüne yönelik anlama çabasıdır. Farkındalık süreci merakla anlama ve hoşgörü çabasını içeren kapsayıcı bir gözden geçirmeyi içeriyor. Bu bir süreçtir. Anlık olarak bir şeyleri değiştirmeye çalışmak gerçekçi bir çaba değildir” diye konuştu.
“Farkındalık etkinliklerini rutine dönüştürmek gerekiyor”
Moderatör Doç. Dr. Görkem Yararbaş’ın; “Bağımlılık farkındalığında asıl hedef nedir? Hedefe ulaşma metodu ne olmalıdır?” sorusunu yanıtlayan, Prof. Dr. Hassoy, “Farkındalık çalışmalarının öncelikle ölçülebilir bir hedefi ve belli bir hedef grubu olmalıdır. O hedef grubuna ulaşılmaya çalışılmalıdır. Çoğu zaman böyle bir hedeften bahsetmek mümkün olmuyor. Örneğin, halk sağlığı alanında hedef grup için hareketli yürüyüşler gerçekleştirilir. Ancak bu yürüyüşlere daha çok yürüyüşü düzenleyenler rağbet gösterir. Genelde bu etkinlikler hedef kitleye tamamen ulaşmaz. Asıl hedef kitlenin tamamına ulaşmak, dezavantajları, eşitsizlikleri artırmamak çok kritiktir. Bu anlamda, farkındalık etkinliklerini rutine dönüştürmek gerekiyor” dedi.
Farkındalık çalışmalarında hedefe ulaşmada yürütülecek çalışmalar hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, “Farkındalık çalışmalarını yürütenlerin hem kendileri hakkında hem de bağımlılık konusunda farkındalık sahibi olması gerekiyor. Farkındalık çalışmalarının yürütülmesinde Sivil Toplum Kuruluşları, kamu kurumları ve Milli Eğitim Bakanlığı yürütülecek çalışmaların içinde yer alabilir. Her kurumun taşıması gereken belirli kriterler var ve bu çalışmaların yürütülmesinde bağımlılığın farkında olan kişiler görev alması son derece önemli bir husus” diye konuştu.
“Bağımlılık konusunda temel ve yeterli eğitime sahip olunmalı”
Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, “Diğer belirleyici husus da kimlere, hangi faaliyetin nasıl sunulacağını belirlemektir. Örneğin, bana çevredeki ilk ve ortaöğretim kurumlarından eğitim talebi geliyor. Ama ben çocuklarla görüşemeyeceğimi ve seviyelerine uygun olmadığım için kendilerini bu konuda çocuk psikiyatrisine veya alanında uzman diğer hocalarımıza yönlendiriyorum. Çalışmaları yürütecek kişilerin bu konuda temel düzeyde yeterli eğitimleri olması gerekir. Bu alan bizim tekelimizde değil ama boş bırakılmamalıdır. Bu anlamda farkındalık çalışmalarını yürütenlere büyük görev düşüyor” dedi.
Bağımlılık konusunda düzenlenen etkinliklere değinen Doç. Dr. Yararbaş ise, “Farkındalık etkinlikleri, yalnızca sayısal bir hedef tutturmak amacıyla yapılmadığı takdirde zaman içerisinde nitelikleri yükselecektir. Yine aynı yere geliyoruz; bağımlılıkla mücadele, mücadele edenlere iyi geliyor. Bu konuyu özetleyecek olursak; motivasyonu olanların bilgisi, bilgisi olanların ise motivasyonu bulunmuyor” diye konuştu.