Egeli bilim insanından meme kanserinin erken tanısına yönelik yenilikçi proje

Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Eczacılık Teknolojisi Bölümü Radyofarmasi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Meliha Ekinci’nin yürütücülüğünü yaptığı “Radyoişaretli Fulvestrant İçeren Niozom Formülasyonlarının Meme Kanserini Görüntüleme Potansiyelinin in vivo Çalışmalar ile Değerlendirilmesi” başlıklı proje, TÜBİTAK 1002 A Hızlı Destek Modülü kapsamında desteklenmeye uygun bulundu. Proje ile meme kanserinin erken tanısına yönelik yenilikçi bir yaklaşım sunulacak.
Proje ekibini tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam akredite, sağlık temalı araştırma üniversitemiz, sağlık alanında yenilikçi projeler üretmeye devam ediyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin erken tanısına yönelik gerçekleştirdikleri projeleri TÜBİTAK tarafından kabul gören Eczacılık Fakültesi öğretim üyemiz Doç. Dr. Meliha Ekinci ve ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.
Kanser hastalığında erken tedavinin önemine dikkat çeken Doç. Dr. Meliha Ekinci, “Dünya genelinde ölüme en çok neden olan hastalık kanserdir. Kanserin erken evrede, hızlı ve doğru teşhisi ve tedavisi hastalığın tedavi masrafını, tedavi süresini, mortalite ve morbidite riskini de önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu amaçla pek çok araştırmacı, kanser hücresine spesifik pasif veya aktif olarak hedeflendirilmiş yeni ilaçlar geliştirmeye çalışmaktadır. Pasif hedeflendirme ile aktif hedeflendirmenin bir arada kullanımı, ilaç hedeflendirmenin en etkili şeklidir. Nanotaşıyıcı, artmış geçirgenlik ve alıkonma etkisi ile önce hasta bölgede toplanırken, kanser hücrelerinin yüzeylerindeki artmış reseptör sayıları hedef alınarak aktif olarak hedeflendirilmiş formülasyon ile ilacın hücrelerin içine ulaşması sağlanır. İlaç geliştirme çalışmalarında formülasyonun in vitro hücre kültürü ve in vivo ortamdaki davranışlarını takip etmek amacıyla özellikle klinik öncesi düzeyde yeni ilaçların veya mevcut ilaçların yeni formülasyonlarının karakterizasyonu için görüntüleme teknikleri kullanılabilmektedir. Anatomik görüntüleme teknikleri, morfolojik değişikliklere dayandığı için hastalığın ilk aşamasındaki görüntülemede yeterli değildir. Oysa sintigrafik görüntüleme, fizyolojik değişikliklerin tespitine dayanan non-invaziv bir görüntüleme tekniği olduğundan erken evrede teşhise imkân vermektedir” dedi.
“Meme kanserinin erken tanısı büyük önem taşıyor”
Meme kanserinin kadınlarda sık görüldüğünü ifade eden Doç. Dr. Ekinci, “Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Son derece hızlı metastaz yapması nedeniyle meme kanserinin erken tanısı büyük önem taşımaktadır. Araştırmacılar, meme kanseri hücresine spesifik yeni radyofarmasötikler geliştirmeye çalışmaktadır. Meme kanseri vakalarında östrojen reseptörü (ER), progesteron reseptörü (PR), folat reseptörü veya insan epidermal büyüme faktörü reseptörü 2’nin (HER2) aşırı eksprese edildiği vurgulanmaktadır. Bu durum, bu reseptörleri meme tümörü dokusunu hedefleme amacı ile kullanılabilecek muhtemel hedefler haline getirmektedir. Fulvestrant, 2002 yılında FDA tarafından meme kanserinin tedavisi için onay almış yeni nesil bir östrojen reseptör antagonistidir. Östrojen hormonunun kendi reseptörlerine bağlanmasını engellemekte ve böylece hücre içine büyüme ve çoğalma sinyalinin gönderilmesini baskılamaktadır” diye konuştu.
Doç. Dr. Ekinci, “Proje kapsamında, fulvestrantın meme kanseri hücresine afinitesinden faydalanarak kanser tanısında kullanılma potansiyelinin değerlendirilmesi planlanmaktadır. Bu kapsamda fulvestrant içeren niozomal formülasyonlar, Teknesyum-99m ile radyoişaretlenerek yeni bir radyofarmasötik geliştirilecektir. Geliştirilen radyofarmasötiğin meme kanseri hücrelerine afinitesi, gerçekleştirilecek olan hücre kültürü ve in vivo biyodağılım çalışmaları ile belirlenecektir” dedi.